Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

yaz bahçesi

Müziğe göre yapraklar hareket ediyor diye düşünmeye başladım Hava hem aydınlık hem kara Bu nasil olur derler bana Onlara şunu soylerim Felaket olacakken gökyüzü aydinlik bir kırmızıya döner ya Sanki bi cift göz beliripte yakamiza yapışacak gibi İşte öyle Ay var aydinlik fakat hafif kızıl fırtına. Yaylada yuzune yuzune esip Yanaklarini kizartip kitirdatacak turden Simdi bir yorgunlugun icine oturmuş gibiyim Kendime şunu diyorum Ya o gozler bana bakıp şöyle diyorsa Benim yarattigim kalbi uzmek icin bunu mu buldun Sonra yine kendime diyorum Senin kalbin her zaman inceldiği sakındığı yerden Darbe alır Bu da bunlardan biridir Hem senin yuregin bi yapragin hareketlenip dusmesine bile hüzünlenir Simdi nasıl üzülmesin. ... Yagmur yağsın ama kitaplarımı islatmasin Defterimin sayfalarını uçurmasın Ayraclarim düşmesin Tum bunlar olacaksa lutfen Allahim yagmur yağsın Yagmur yağsın da su yuregim biraz sönsün ... Gözlerim iyice bozuldu isiksiz sa daha cok görmüyorum Bazen

melek kavgası

Sonra omzumu iki el öyle sarstı ki benim Bunlar yeni mi serildi ortaya Yeni mi karıştırdılar ortalığı Onlar işte şu iç ice gecmis gibi duran Secilmeyen azalari Karışık kafalar, yığılan torbalar gibi .. Yüzüm sanki bir kalıba doluyor sanki agzimda tadi var ölümün Bir el öyle tuttu ki sag omzumu Kirilacakti kemikleri Bakmadim hem gozleriminde dolmuş olmasi gerekmez miydi diye düşündüm hem ... Su ortadakiler meydandakiler Yuksek sloganlarla bahçeleri yağmalayan Bir kizliga sebep olan hem akranlarinin ölümüne de Bunlar yolbozan , iz silen , don tutturan etrafımıza Üstümüze yürüyüp geçen Meyveli ağaçları talan eden sonra Bir dağ gibi sanki yerin altinda var mis gibi devami Bir el sol omzumu öyle sıktı ki ... Dardi zaten girdigim butun yerlerde capim Bu ne demek simdi öyleyse Bunlar nasıl sığdı benim inime Nasıl kararıp döndüler sabahlarina Nasıl uyudular serin selvilerin altinda Nasil uyanip yine sebep oldugu seylerden medet umdular Nasil sikar bu melek benim om

yazmanın öyküsü

"Aslında içinde bulunduğum durumun neticesi sadece bir özlemi devirmek olacaktır" Ve başladı yazmaya bunu bir kağıda yazmıştı sonra devam etti yazısına bitirdi kağıdı Arkasini cevirdi "Böyle olacağını ben bile tahmin edemezdim" Dedi ve devam etti yazmaya Ama şöyle yazdi , defterin hep sağ kısmına , sonra öyle hızlı yazdi ki defterdeki bütün küçük sayfalar bitti Sonra ters cevirdi de tekrar hep sağa yazdı Sonra yazdikca evin odalari daraldı Sanki yazdikca kirilan oyuncaklar yapışıyor birbirine Sonra devirdiği masalar düzelip köşesine çekiliyor. Ha bir de -neydi adı- su zigon sehpalar birbirinin içine giriyor.  Boylelikle defterin iki yüzlü doldurdu bu adam Ters duz fark etmedi ve kalemi de hala bitmedi Sonra bakti yer kalmadi Ama kalemi hala vardi gecti masasinin başına Sanki gozunde hayali cizgiler gibi karelere böldü masayı Sonra bu cizgilerin hic birine uymadan doldurdu Sanki bir defter sayfasiymiscasina Tabi o yazdikca adam bu ya Bu da odası ya

zehranın

birikmiş ve bastırılmış bi acının seyri en zor olan dalgalanan yapraklardaki her hareketi ölüden bi tepki sayıp etkilenmemek mümkün değildir onun o yerin altında olduğunu bilipte ona sesini ulaştırmaya çalışmak en büyük çaba biliyorum zaman acılarımı zehirliyor şükür diyorum ki en azından mezarlığa gidecek ayakları benden almadı Allah

yol ne izdir ne ayrım

günün birinde bir kaplumbağa ateş açtı gökyüzüne tükürdü yere başını çevirdi tekrar gökyüzüne bu böyle olmayacak dedi düştü yollara yol dediğimiz ne bir izdir ne ayrım gönlünün dilediği bir dağ yoludur yol o oluverdi o idi işte yol ki gözüne bir dağa çıkan gibi hatta kıvrımları dört mevsimi yaşar gibi büyümüş büyümüş gözünde iki adım bi kıvrım bi ağaçtır geçtiği bir çiçek çıktıkça gözleri  takılır olur güzelliklere esen rüzgar tatlı geldi serin serin serin estikçe gözleri kapanır oldu hem hep böyle değil midir? serinledikçe unutup kavgayı dalıveririz dünya uykusuna

sevmenin halleri

Sevmenin bin bir türlü hali vardır ben onlardan değilim Savurmak isterim annemin hastalığını yüzüne Deşilir yaralarım düşündükçe Sahi annem acı çeker mi ben yaralarımı savurmak isteyince Eğilir eğrilerim bir yay gibi evimden içeri Dengede dengeli savurgan paragöz bi takım miras işleri Korku çok zahmetli Kitaplı kitapsız ne kadar eli taşın altında zorunluğu bağ Varsa Okumaktan geldiğimi görürse almaz babam beni Ben anlardım ben anlardım Onların yaptıklarından pay biçerek Aptal sarhoşluğunda akıllarının Sanrılarını yok sayarak anlardım Verirdi de babam beni Eşik kere eşik sonsuz kapı ardımda dünya ayak bastığım yerdir, Zihnimin duldası terli sırtım fazla serin Parmaklarım şiir den yaratılmışsa annemdir doğuran beni Islak yorgan terli saç dipleri Böyle olmuş Âdem’den beri Kısa gelen minderden düşen sert yastık izleri Annemdir doğuran beni Elimde bavul var giremedim de sanki yok eder gibi gurbeti Canım yanımdadır elimi atsam dokunum ona ses çı

bir çizgi ve bir harfin konuşması

Hayır hayır! Böyle denmemeli Çünkü ne oyundayız ne savaşta ... Peki, madem bunu kabul ederim -evet sanırım -ama bilmek bilginin kaynağında ulûhiyet içerendir. -neden diyemediğim de elimde kalmıyor hiç bir şey -pişmanlık iyi bir duygudur.                                       -değildir Pişmanlık duygudur                                     -unutmak bağışlanmaktır Gizlemek aptallıktır.                                      -aptallık çaresizliktir Çaresizlik cesarettir                                     -cesaret pişmanlıktır Pişmanlık bilinmezliktir                               -bilinmezlik tanıyor olmaktır biliyor olmak değil. Tanımak yeterlidir bilmek mümkün değil.                                -sen bana gülümsedin.

...

sen beslendikçe nasıl bu denli ağırliğini hissetmeden yaşadığını fark etmeden yol alabilirsin. yani bu doymadan tat almadan yemek yemek gibi kusmak tekrar yemek tekrar kusmak ve tekrar yemek

pek bir şey yok

MEDEN AGAN ... Zihnimin bulmadığı saatlerden sesleniyorum sana Size mi demeliydim. Gerçi saygının algisi değişti ve insan hadsizlesti. Canim ömrümden geçti ve şöyle dedi. Pek bir şey yok ... Bir yemek için dograndiginda bir et parçası, ve yanına sebzeler dizilirken sıra sıra ve bıçağından önce keskinliği elinin ve duman ile zehirlenen hava ile dolan cigerin ve yürek diye bahsedilen o küçük kasap ayırması bir parça ve mutfağın umulmasi güç bir gazla patlaması ve bunca gürültüde uyuyan bir kalp çarpıntısı mutfağa girer ve şöyle der. Pek bir şey yok ... Bu hayatın özeti Hevesle gidip görülen yerdeki sonraki hatta beriki , tukendikten sonra hevesleri ve yapamadığı zaman istediği şeyleri böyle der.  Pek bir şey yok ... Kadının gururunu alt ust eden bir sebeple karanlığından utanarak gördüğü çevrede sessizliği ve geçtiği yerdeki bakışları ve seslendiği zaman sesinin tınısını ve öldüğü zaman ölüsünü kim ne yapar ki? Kadının içine giren şöyle der Pek bir şey yok ..

Getirdi acz görüp müşkül olduğun Kamu hünerlere üstad gördüğün gönlüm

.. Güzel kılıf ve güzel yeryüzü ve güzel misafirlikler ve güzel çaydanlık altları. Selam size Selam canim nasılsın Ca ni m in her durağında geç kalmış bi yolcu var. Yol önemli öyle mi Kandirmayalim kendimizi At izi it izi falan demeyecegim Her akşam saat 22 30 da kullanıyor bilmem nerenin dekanı Siyaset ya adı Sonra sevdaya bulananlar diyor ki Bir insan bir insana yeter elbet. Kandirmayalim kendimizi Size de selam sadirvani nişan çekimi için kullananlar. Yağmur yağdığında iki ayağı duvara dayanan masalar Sonra incir ağacı Meyve tabağı Konak Olmazim bir mezar Ve varlığında zil takip oynamadigim Yokluğunda ise yine oynamayacagim Sağda ve soldaki yaşlılar.  Silik duvar Önce ispat Sonra karar Sakın laf söyleme Ramazan amca seni kırar Söyleyeyim ve gideyim. Teşekkür ederim Yersiz arayan dost Selam canim Selam ..

zehra

... Söylesen Senin yüzün bütün carsi pazardan Gürültünün içinden baktığımda Gözümden ve dahi Senin bütün hallerinden Daha güzel ve daha aydınlık.. Senin yanında silinmiş Oturmuş Affı bekleyen kapısında Allahın Gözleri yalvarmakta Ama dıriligi hala gunahin Boynunda asılan Defterlermişçesine Eğik Ve iniltilerle dolu bi bekleyişin içinde Ben. Sen se yanında aydinligin değerini hissettiren Öldükce öldüren Figan. İçinde. Ben Söylesene. Yükseldikçe nefsi havalanan Gorunmeyene çarpmış da yığılmış gibi duran Bir kızın halini.

kaburgalarım kırılmaya müsait

Sen en fazla boylesin Daha düşmezsin zihnimin duldasina İç içe geçmiş kaburga kırığı Sevdalari düşünürken Ne de kolay geliyor, sendenim Bahset. Bahşet farkına varmaliydin Zaman geçti adimlarima karga ayak izleri karıştı Eğer görürse beni, kargalar başıma üşüşür, ruhumu yerer, canımı yorar Her kelime sana açılan Yolda bir adım eder. Daha önceden böyle yaptım Şahit tuttum adimlarimi, siirlerimin toplamına Sen en fazla boyleydin, daha da çıkmaz yukarı. Seni seçtim bir yangının kurtarıcısı olman için. Hem ne bileceksin ki mezarliklarin, turuncu çiçeklerin, yolunun kelimelerimden yapıldığını. Ölümü düşündükçe, masam anlamsizlasiyor. Tek bir kitabi yönelmek için basamak yaptiklarin, kitaplarımdan kurtuluyorum. Ne olacak!!! Hem ne fark edecek zamanımı gümüş rengi bi bileklige ayirirsam.

Bi kac iyi söz.

Bi kac iyi söz. Birecikten Adana ya giderken Halkın içinde yuvarlak gozluklerimle dikkat Çekiyorum ,elimde fayrap var Fayrap okuyorum İnsanlar gozluklerimle dalga geçmeye meyyal Fakat okunan kitaptır, bunda saygı var Yanımda annem var Cennet ayakları altına serilesice Aklımda biri yok. Biri olsa gizli işler karıştırmaya yönelik Esnemelerle absorde edilmiş Değişik hayallerim olurdu Çektiğim fotoğraflar yanima kar kaldı Bazen aklımdan geçenleri Tanimlayamiyorum Yolun bitmesini istemediğim nadir anlar İnsanlar dalga geçmeye meyyal İçimden ağlamak yükü geçiyor Ağır kagnilar Yeni eski eski yeni yeni eski Bu bir şiir değil sayiklama Böyle dedi melek Anlamadığım dilde acılar Anlamadığım gümrükler Anlamadığım persembeler Bir savaşın ortasında İnsan anlamlanacak İnsanlar geçmeye meyyal Dikislerim açılmıyor Tamamlamak belası kalemimi Nizamini sorarda Gecitlerimin soğukluğu beni sarar Şair kendini bildi bileli yazar Yazar ve dünya Savaştan ziyade anlamla dolar

ne derdim var ismetle?

Durgunlugumun akıl almadığı sıralarda Kavusmusken bir kaç iyi ,size Donup baktığım kararlı bakışlarım Bir direk gibi Dur Adım cevaplarından üstünde yani Özel den aşağıda Şiirden yukarda Kafamin ardında 10 parça muhalefet Sebep sayar bilmem iyi şeyler İyi bi şeyler Dursa Durmaz Kossa kosmam ardından Sen de öyle ..

ben sevdanın oturduğu sokakta oturmuyorum!

Ben karındeşendim en son, masalardan damlayan kahve döküntüleri Yeri deliyor fakat su an konum bu degil Ensem kutsal canim,bundan bahsediyorum.Ruh göğsümden çıkacaksada ensem kutsal. Kadınları anlamıyorum. Bazen neden yağmurlu havada ince giyindiklerini. Bazen bende anlamıyorum.kaldırımda uyuyanin üstüne örttüğüm Ceketime insanların boş baktığını , sonra dahil olduklarını, Kararsiz olduklarını, uyandırıp öldüğüne dua ederek ceketimi bana geri verişlerini anlamıyorum. Guzel yeryüzü guzel mermi izleri guzel uyuyan adamlar Cuma değil fakat mubarekligi günün o adama siner mi? Kaldırım malzememiz degil evsizligimizin simgesi Ben bazen tek basima kaldigimda bir odada Saatlerce kalabaligimi dinliyorum. Anneme selamlari var Uzaktayim. Uzerine uzanmış kadar bir dagin.gökyüzüne Bakamiyorum ben korkumdan. Hem ne de olsa kendimi Tanımladigim şeyler dışında insanlar beni tanimlayamiyor Hal hatir sordukça hatrimin kimsede olmayisini düşünüp Kendimi hali soranlarin penceresinden aş